*256 Bit SSL Sertifikası * Full Mobil Uyumlu * Full SEO Uyumlu
İsterseniz Mobil Uygulama Seçeneğiyle
Husserl, fenomenolojik felsefesi ile; gerçek anlamda bilginin mümkün olduğuna ve insanların dünya ile olan ilişkisi üzerinde yoğunlaşarak, somut dünya donanımından bağımsız olarak, gerçekliğin esaslarını karşılaşma dünyasına yönelik bir bakış açısıyla açıklamaktadır. Bu yolculukta, husserl aklın özünden, gizemli bir gerçeklik arayışına yol almıştır. fenomen olarak adlandırdığı şey, dünya ile ilgili bireysel deneyimlerdir.
Fenomenolojik düşünce tarzı, insanların dünya ile olan ilişkisini ifade eder. Dolayısıyla, her insanın dünya hakkında farklı düşünceleri, izlenimleri ve duyguları vardır. Husserl bu noktada iç görüye (intuition) inanır. İç görü, doğrudan bir deneyim olarak hayatımızda hissettiğimiz olaylardır. Ancak bu olayların bizim tarafımızdan algılanması, fenomen olarak adlandırılır. Husserl, fenomenleri incelerken, analitik metodoloji kullanır.
Husserl'in fenomenolojik felsefesi, dünya ile ilgili olan düşüncelerimizin doğal düzeni olarak adlandırdığı türden bir bakış açısı verir. Doğal düzeni, birisi olarak bizim dünya hakkında nasıl düşündüğümüze dair farkındalığı ifade eder. Bu çerçevede, herhangi bir düşüncemizin doğru olup olmadığını tespit etmek için, olayların bizzat kendisine bakarak, olup bitenleri yorumlamamız gerektiğine inanır.
Fenomenolojinin, nesnelerin doğası hakkında anlaşılabilir bir bilginin elde edilmesinde çok işe yarayacağı düşünülür. Belirli bir nesne veya varlık hakkında düşüncemiz, onun doğası hakkında çok şey söyleyebilir. Örneğin, yuvarlak bir masa gördüğümüzde, bunun boyutları hakkında çok şey söyleyebiliriz. Bunların tümü, olayın kendisine dair fenomenolojik anlayışımızın bir sonucudur.
Burada bir örnek verelim: Birisi bir yemek yerken, yemekle ilgili görsel, işitsel ve tat deneyimleri yaşar. Ancak bu deneyimi başkalarıyla paylaştığımda, diğer insanların farklı deneyimleri olabileceği düşünülmelidir. İç görü, kişisel deneyimi daha net hale getiren özelliktir. Bununla birlikte, yemeğe karşı olan fiziksel açlığı birçok insanın paylaştığı bir özelliktir. Ancak yine de, huysrelijenodu olmaksızın, yemeğe karşı hissettiğimiz açlık nasıl ortaya çıktığı anlaşılamaz.
Husserl ayrıca bu düşünce tarzına dayanarak, matematiğin temelindeki anlayışın temelini oluşturan aksiyomların özünü keşfetmeye çalıştı. Fenomenolojinin felsefe ve matematikte kullanılabilirliği keşfedildi ve yeni yollar araştırıldı.
Bir diğer örnek olarak; birisi bir satranç tahtasındaki taşları hareket ettirirken, taşların pozisyonları nesnel olarak ve doğru bir biçimde temsil edilir. Ayrıca, bir satranç tahtası, belli nesnel özellikler sergiler, örneğin, beyaz ve siyah piyonların belirli pozisyonları birbiriyle ilişkilidir. Bu şekilde, matematiksel objelerin doğası da fenomenolojik düşünceyle anlaşılabilir.
Sonuç olarak, husserl ve fenomenolojik felsefenin temel amacı doğru bilgi için doğru yöntemleri kullanmaktır. İnsanların dünya ile olan ilişkisini ifade eden fenomenolojik düşünce tarzı, bireysel düşüncenin doğru anlamda kavranabilmesi için gereklidir. Dolayısıyla, fenomenolojik düşünce, bilimsel araştırmalarda ve insanın doğayı keşfetmesinde büyük önem taşır.
Husserl, fenomenolojik felsefesi ile; gerçek anlamda bilginin mümkün olduğuna ve insanların dünya ile olan ilişkisi üzerinde yoğunlaşarak, somut dünya donanımından bağımsız olarak, gerçekliğin esaslarını karşılaşma dünyasına yönelik bir bakış açısıyla açıklamaktadır. Bu yolculukta, husserl aklın özünden, gizemli bir gerçeklik arayışına yol almıştır. fenomen olarak adlandırdığı şey, dünya ile ilgili bireysel deneyimlerdir.
Fenomenolojik düşünce tarzı, insanların dünya ile olan ilişkisini ifade eder. Dolayısıyla, her insanın dünya hakkında farklı düşünceleri, izlenimleri ve duyguları vardır. Husserl bu noktada iç görüye (intuition) inanır. İç görü, doğrudan bir deneyim olarak hayatımızda hissettiğimiz olaylardır. Ancak bu olayların bizim tarafımızdan algılanması, fenomen olarak adlandırılır. Husserl, fenomenleri incelerken, analitik metodoloji kullanır.
Husserl'in fenomenolojik felsefesi, dünya ile ilgili olan düşüncelerimizin doğal düzeni olarak adlandırdığı türden bir bakış açısı verir. Doğal düzeni, birisi olarak bizim dünya hakkında nasıl düşündüğümüze dair farkındalığı ifade eder. Bu çerçevede, herhangi bir düşüncemizin doğru olup olmadığını tespit etmek için, olayların bizzat kendisine bakarak, olup bitenleri yorumlamamız gerektiğine inanır.
Fenomenolojinin, nesnelerin doğası hakkında anlaşılabilir bir bilginin elde edilmesinde çok işe yarayacağı düşünülür. Belirli bir nesne veya varlık hakkında düşüncemiz, onun doğası hakkında çok şey söyleyebilir. Örneğin, yuvarlak bir masa gördüğümüzde, bunun boyutları hakkında çok şey söyleyebiliriz. Bunların tümü, olayın kendisine dair fenomenolojik anlayışımızın bir sonucudur.
Burada bir örnek verelim: Birisi bir yemek yerken, yemekle ilgili görsel, işitsel ve tat deneyimleri yaşar. Ancak bu deneyimi başkalarıyla paylaştığımda, diğer insanların farklı deneyimleri olabileceği düşünülmelidir. İç görü, kişisel deneyimi daha net hale getiren özelliktir. Bununla birlikte, yemeğe karşı olan fiziksel açlığı birçok insanın paylaştığı bir özelliktir. Ancak yine de, huysrelijenodu olmaksızın, yemeğe karşı hissettiğimiz açlık nasıl ortaya çıktığı anlaşılamaz.
Husserl ayrıca bu düşünce tarzına dayanarak, matematiğin temelindeki anlayışın temelini oluşturan aksiyomların özünü keşfetmeye çalıştı. Fenomenolojinin felsefe ve matematikte kullanılabilirliği keşfedildi ve yeni yollar araştırıldı.
Bir diğer örnek olarak; birisi bir satranç tahtasındaki taşları hareket ettirirken, taşların pozisyonları nesnel olarak ve doğru bir biçimde temsil edilir. Ayrıca, bir satranç tahtası, belli nesnel özellikler sergiler, örneğin, beyaz ve siyah piyonların belirli pozisyonları birbiriyle ilişkilidir. Bu şekilde, matematiksel objelerin doğası da fenomenolojik düşünceyle anlaşılabilir.
Sonuç olarak, husserl ve fenomenolojik felsefenin temel amacı doğru bilgi için doğru yöntemleri kullanmaktır. İnsanların dünya ile olan ilişkisini ifade eden fenomenolojik düşünce tarzı, bireysel düşüncenin doğru anlamda kavranabilmesi için gereklidir. Dolayısıyla, fenomenolojik düşünce, bilimsel araştırmalarda ve insanın doğayı keşfetmesinde büyük önem taşır.
*256 Bit SSL Sertifikası * Full Mobil Uyumlu * Full SEO Uyumlu
İsterseniz Mobil Uygulama Seçeneğiyle