Sınırsız Menü, Sınırsız Yemek, SSL Sertifikası, Full Mobil Uyumlu, Full SEO Uyumlu
ve Daha bir çok özellik. Bugün kullanmaya başlayın.
A Series of Unfortunate Events, yani Türkçesiyle Talihsiz Serüvenler Dizisi, dünya genelinde büyük bir hayran kitlesine sahip olan bir dizi ve film serisi. Lemony Snicket'ın aynı adlı kitap serisinden uyarlanmış olan bu yapım, izleyicilerine oldukça farklı bir deneyim sunuyor. Özellikle filmlerindeki görsel efektler ve karanlık atmosfer, izleyiciyi içine çekiyor ve hikâyenin akışı boyunca heyecanını yükseltiyor.
Ancak, bugün bahsedeceğimiz konu, tamamen sahte bir oyuncu tarafından yürütülen bir aldatmaca. Peki, ne oldu da böyle bir durumla karşı karşıya kaldık ve film endüstrisi içerisindeki oyuncuların güvenilirliği konusunda sarsıcı bir örnek oluşturdu?
Hikâye, birkaç yıl önce başladı. Prodüksiyon ekibi, ünlü aktör Neil Patrick Harris'i Count Olaf rolünde canlandırmak için kısa bir liste hazırlamıştı. Fakat listenin sonunda adı yer alan bir oyuncunun gerçekte kim olduğu ya da var olup olmadığı konusunda pek bir fikirleri yoktu. Kendisini J.T. LeRoy olarak tanıtan bu kişi, uzun yıllardır yazdığı kitaplarıyla tanınmış bir yazar olarak kabul ediliyordu. Ancak, hayatı boyunca hiç bir dizi ya da filmin içerisinde yer almamış olan LeRoy'un Count Olaf rolünde yer alacak olması, tuhaf bir durumdu.
Prodüksiyon ekibi, J.T. LeRoy ile anlaşarak Count Olaf rolünü ona verdi. Fakat sette birçok sorun yaşanmaya başladı. LeRoy'un oyunculuk performansı, bekleneni karşılamıyordu ve prodüksiyon ekibine yazar olarak tecrübesi olduğu halde, aslında bu alanda da yetenekli olmadığı anlaşılmaya başlandı.
LeRoy, filmin çekimleri bittikten sonra da yaptıkları işe dair açıklama yapmaktan kaçındı. İşin ilginç kısmı, LeRoy'un gerçekte bir kişi olmayıp, ünlü bir oyuncunun maskeli baloda giydiği kostüm ve peruk ile adını değiştirerek film endüstrisine sızmış olmasıydı.
Bu olay, film endüstrisinde güvenilirlik konusunda büyük bir tartışmaya neden oldu. Bu sahte oyuncunun varlığı, ne kadar iyi bir şekilde sahtecilik yaparak kendisini film endüstrisine sokmuş olursa olsun, büyük şirketler ve prodüksiyon ekipleri arasında çok daha sıkı bir grileme prosedürüne yol açtı. Bu sayede, film endüstrisinde dolandırıcılık vakalarının önlenmesi amaçlanıyor.
Benzer örnekler de diğer ülkelerde de yaşanmıştır. Örneğin, İngiltere'de Alan Conway adlı bir dolandırıcının, 1997 yapımı Twin Town filminin yönetmenliğini üstlendiği ortaya çıkmıştı.
Sonuç olarak, sahte bir oyuncunun gerçekte bir kişi olmayıp, film endüstrisine sızarak büyük bir filmde yer alması, film sektöründe güvenilirlik konusunda bazı sıkıntıların yaşanmasına neden olmuştur. Bu tür sahtekarlık olayların önüne geçmek adına, daha sıkı bir grileme ve denetleme prosedürünün uygulanması gerekmektedir.
A Series of Unfortunate Events, yani Türkçesiyle Talihsiz Serüvenler Dizisi, dünya genelinde büyük bir hayran kitlesine sahip olan bir dizi ve film serisi. Lemony Snicket'ın aynı adlı kitap serisinden uyarlanmış olan bu yapım, izleyicilerine oldukça farklı bir deneyim sunuyor. Özellikle filmlerindeki görsel efektler ve karanlık atmosfer, izleyiciyi içine çekiyor ve hikâyenin akışı boyunca heyecanını yükseltiyor.
Ancak, bugün bahsedeceğimiz konu, tamamen sahte bir oyuncu tarafından yürütülen bir aldatmaca. Peki, ne oldu da böyle bir durumla karşı karşıya kaldık ve film endüstrisi içerisindeki oyuncuların güvenilirliği konusunda sarsıcı bir örnek oluşturdu?
Hikâye, birkaç yıl önce başladı. Prodüksiyon ekibi, ünlü aktör Neil Patrick Harris'i Count Olaf rolünde canlandırmak için kısa bir liste hazırlamıştı. Fakat listenin sonunda adı yer alan bir oyuncunun gerçekte kim olduğu ya da var olup olmadığı konusunda pek bir fikirleri yoktu. Kendisini J.T. LeRoy olarak tanıtan bu kişi, uzun yıllardır yazdığı kitaplarıyla tanınmış bir yazar olarak kabul ediliyordu. Ancak, hayatı boyunca hiç bir dizi ya da filmin içerisinde yer almamış olan LeRoy'un Count Olaf rolünde yer alacak olması, tuhaf bir durumdu.
Prodüksiyon ekibi, J.T. LeRoy ile anlaşarak Count Olaf rolünü ona verdi. Fakat sette birçok sorun yaşanmaya başladı. LeRoy'un oyunculuk performansı, bekleneni karşılamıyordu ve prodüksiyon ekibine yazar olarak tecrübesi olduğu halde, aslında bu alanda da yetenekli olmadığı anlaşılmaya başlandı.
LeRoy, filmin çekimleri bittikten sonra da yaptıkları işe dair açıklama yapmaktan kaçındı. İşin ilginç kısmı, LeRoy'un gerçekte bir kişi olmayıp, ünlü bir oyuncunun maskeli baloda giydiği kostüm ve peruk ile adını değiştirerek film endüstrisine sızmış olmasıydı.
Bu olay, film endüstrisinde güvenilirlik konusunda büyük bir tartışmaya neden oldu. Bu sahte oyuncunun varlığı, ne kadar iyi bir şekilde sahtecilik yaparak kendisini film endüstrisine sokmuş olursa olsun, büyük şirketler ve prodüksiyon ekipleri arasında çok daha sıkı bir grileme prosedürüne yol açtı. Bu sayede, film endüstrisinde dolandırıcılık vakalarının önlenmesi amaçlanıyor.
Benzer örnekler de diğer ülkelerde de yaşanmıştır. Örneğin, İngiltere'de Alan Conway adlı bir dolandırıcının, 1997 yapımı Twin Town filminin yönetmenliğini üstlendiği ortaya çıkmıştı.
Sonuç olarak, sahte bir oyuncunun gerçekte bir kişi olmayıp, film endüstrisine sızarak büyük bir filmde yer alması, film sektöründe güvenilirlik konusunda bazı sıkıntıların yaşanmasına neden olmuştur. Bu tür sahtekarlık olayların önüne geçmek adına, daha sıkı bir grileme ve denetleme prosedürünün uygulanması gerekmektedir.
Kristal, Ahşap, Bayrak.. Plaket ihtiyaçlarınıza Mükemmel çözümler üretiyoruz.