*256 Bit SSL Sertifikası * Full Mobil Uyumlu * Full SEO Uyumlu
İsterseniz Mobil Uygulama Seçeneğiyle
Edebiyatın üzerindeki gölgeler: Kitapların ve yazarların yasaklı dönemleri
Edebiyat, insanların düşüncelerini, hayallerini, duygularını, yaşamlarını, tarihi anılarını anlatmanın, dünyayı okumanın, analiz etmenin, eleştirmenin en etkili araçlarından biridir. Ancak, tarih boyunca, bazı kitaplar ve yazarların toplumsal, siyasal, dini ve kültürel nedenlerle yasaklanması, etiketlenmesi, sansürlenmesi, cezalandırılması, hatta öldürülmesi gibi çeşitli gölgelendirme süreçleri yaşamıştır. Bu gölgelendirme süreçleri, yazarların özgürlükleri, ifade hakları, düşünce özgürlükleri üzerinde engel teşkil ettiği gibi, edebiyat tarihinin kronolojisinde dikkate değer bir yer tutar.
Edebiyatın yasaklı dönemleri, çoğunlukla egemenlerin veya baskın ideolojilerin politikalarının, ahlaki, dini ve toplumsal değer yargılarının izini taşır. Bu dönemlerde, yasaklanan kitaplar ve yazarlar, genellikle yasaklanan konuları işlediği ya da mesajlarını toplumun hoşgörü sınırına zorladığı için yasaklanır. Bazı yasaklamalar, yazarların kişisel özellikleri, toplumsal duruşları, politik ya da dini görüşleri nedeniyle de yaşanır.
Bu bağlamda, 19. ve 20. yüzyıllarda yaşanan bazı yasaklı dönemler incelenebilir. Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat döneminin başlamasıyla birlikte, edebiyatta Batılılaşma akımı başladı ve Avrupa edebiyatından esinlenerek Türk edebiyatı, farklı bir boyut kazandı. Ancak, bu dönemde özellikle Abdülhamit yönetimi, çeşitli sansürler uygulayarak, toplumu etkileyecek bazı kitapları yasakladı. Bu kitaplar arasında, Tevfik Fikret’in şiirlerini de içeren pek çok kitap yer alıyordu.
20. yüzyılın başında Rusya’da Komünist Devrimi sırasında ve sonrasında, edebiyatta büyük bir sansür uygulanmıştır. Başta Tolstoy ve Dostoyevski olmak üzere, pek çok yazarın eserleri, yasaklandı. Devrim sonrasında ise, pek çok yazar siyatik yaşantıları nedeniyle gözaltına alındı ya da öldürüldü. Bu dönemde yazarların, Parti’nin ideolojisi doğrultusunda yazı yazması bekleniyordu ve bu beklentinin dışına çıkanların da ciddi bir sonuçla karşılaşmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Nazi Almanya’sında kitaplar ve yazarlar, Yahudi, komünist, samimi olmayan ve politik açıdan uygunsuz olarak değerlendirilerek, yasaklandı, yakıldı ve/veya yazarlar öldürüldü. Nazi Almanya’sında kitapların yasaklanması, Naziler’in ideolojileri doğrultusunda sapkın olarak tasarlanmaları nedeniylde, olmuştur.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında özellikle 1990’lı yıllarda, Rusya’da edebiyat, yeni bir yazar kuşağıyla bir arada, bir hayli hareketli bir süreç yaşadı. Ancak, bazı yazar ve kitaplar hala yasaklanmaya devam etmektedir. Bunların arasında, Vladimir Nabokov’un “Lolita” kitabı, Andrei Platonov’un “Çukur” kitabı ve Viktor Shklovsky’nin “Köpekli Kadın” kitabı sayılabilir.
Sonuç olarak, edebiyatın yasaklı dönemleri, siyasi, toplumsal, ahlaki ve dini nedenlerle ortaya çıkan engellemelerdir. Yazarların düşüncelerinin, özgürce ifade edilmesi yerine, baskı altında kalmaları ve istenilen veya kabul edilen ideolojilere uygun olmaları beklenmektedir. Edebiyatın yasaklı dönemleri, yazarların ifade özgürlüklerine tecavüz etmenin yanı sıra, dünyanın genelinde oluşan düşünce engeli, özgürlük yokluğu, kendiliğinden kısıtlamaların yorumuna da ışık tutar. Bu sebeple, edebiyatın baskı altında kalmaması, yazarların özgürce yazabilmesi ve okuyanlara geniş bir bakış açısı sunabilmesi için mücadele etmek önemlidir.
Edebiyatın üzerindeki gölgeler: Kitapların ve yazarların yasaklı dönemleri
Edebiyat, insanların düşüncelerini, hayallerini, duygularını, yaşamlarını, tarihi anılarını anlatmanın, dünyayı okumanın, analiz etmenin, eleştirmenin en etkili araçlarından biridir. Ancak, tarih boyunca, bazı kitaplar ve yazarların toplumsal, siyasal, dini ve kültürel nedenlerle yasaklanması, etiketlenmesi, sansürlenmesi, cezalandırılması, hatta öldürülmesi gibi çeşitli gölgelendirme süreçleri yaşamıştır. Bu gölgelendirme süreçleri, yazarların özgürlükleri, ifade hakları, düşünce özgürlükleri üzerinde engel teşkil ettiği gibi, edebiyat tarihinin kronolojisinde dikkate değer bir yer tutar.
Edebiyatın yasaklı dönemleri, çoğunlukla egemenlerin veya baskın ideolojilerin politikalarının, ahlaki, dini ve toplumsal değer yargılarının izini taşır. Bu dönemlerde, yasaklanan kitaplar ve yazarlar, genellikle yasaklanan konuları işlediği ya da mesajlarını toplumun hoşgörü sınırına zorladığı için yasaklanır. Bazı yasaklamalar, yazarların kişisel özellikleri, toplumsal duruşları, politik ya da dini görüşleri nedeniyle de yaşanır.
Bu bağlamda, 19. ve 20. yüzyıllarda yaşanan bazı yasaklı dönemler incelenebilir. Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat döneminin başlamasıyla birlikte, edebiyatta Batılılaşma akımı başladı ve Avrupa edebiyatından esinlenerek Türk edebiyatı, farklı bir boyut kazandı. Ancak, bu dönemde özellikle Abdülhamit yönetimi, çeşitli sansürler uygulayarak, toplumu etkileyecek bazı kitapları yasakladı. Bu kitaplar arasında, Tevfik Fikret’in şiirlerini de içeren pek çok kitap yer alıyordu.
20. yüzyılın başında Rusya’da Komünist Devrimi sırasında ve sonrasında, edebiyatta büyük bir sansür uygulanmıştır. Başta Tolstoy ve Dostoyevski olmak üzere, pek çok yazarın eserleri, yasaklandı. Devrim sonrasında ise, pek çok yazar siyatik yaşantıları nedeniyle gözaltına alındı ya da öldürüldü. Bu dönemde yazarların, Parti’nin ideolojisi doğrultusunda yazı yazması bekleniyordu ve bu beklentinin dışına çıkanların da ciddi bir sonuçla karşılaşmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Nazi Almanya’sında kitaplar ve yazarlar, Yahudi, komünist, samimi olmayan ve politik açıdan uygunsuz olarak değerlendirilerek, yasaklandı, yakıldı ve/veya yazarlar öldürüldü. Nazi Almanya’sında kitapların yasaklanması, Naziler’in ideolojileri doğrultusunda sapkın olarak tasarlanmaları nedeniylde, olmuştur.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında özellikle 1990’lı yıllarda, Rusya’da edebiyat, yeni bir yazar kuşağıyla bir arada, bir hayli hareketli bir süreç yaşadı. Ancak, bazı yazar ve kitaplar hala yasaklanmaya devam etmektedir. Bunların arasında, Vladimir Nabokov’un “Lolita” kitabı, Andrei Platonov’un “Çukur” kitabı ve Viktor Shklovsky’nin “Köpekli Kadın” kitabı sayılabilir.
Sonuç olarak, edebiyatın yasaklı dönemleri, siyasi, toplumsal, ahlaki ve dini nedenlerle ortaya çıkan engellemelerdir. Yazarların düşüncelerinin, özgürce ifade edilmesi yerine, baskı altında kalmaları ve istenilen veya kabul edilen ideolojilere uygun olmaları beklenmektedir. Edebiyatın yasaklı dönemleri, yazarların ifade özgürlüklerine tecavüz etmenin yanı sıra, dünyanın genelinde oluşan düşünce engeli, özgürlük yokluğu, kendiliğinden kısıtlamaların yorumuna da ışık tutar. Bu sebeple, edebiyatın baskı altında kalmaması, yazarların özgürce yazabilmesi ve okuyanlara geniş bir bakış açısı sunabilmesi için mücadele etmek önemlidir.
*256 Bit SSL Sertifikası * Full Mobil Uyumlu * Full SEO Uyumlu
İsterseniz Mobil Uygulama Seçeneğiyle