*256 Bit SSL Sertifikası * Full Mobil Uyumlu * Full SEO Uyumlu
İsterseniz Mobil Uygulama Seçeneğiyle
Bruno Latour, toplumsal ayrışma ve bilimde yeni ortaklıklar konusu üzerinde önemli çalışmalar yapan bir filozoftur. İnsanın doğa karşısında yerini anlamak için yaptığı çalışmaları, insanın kendini doğadan ayıran ve üst lehine konumlandıran bir anlayışın doğuşuna kadar uzatır. Bu anlayış, modern zamanlarda bilimsel yöntemlerin tam tabanlı olarak kabul edilmesiyle beraber güçlenmiştir. Ancak, Latour’a göre bu anlayış insanı doğadan ayırmakla kalmamış, bilim ve doğa arasında bir ayrışma yaratmıştır.
Latour’a göre, bilimsel çalışmaların her aşamasında farklı aktörler devreye girmekte ve birçok değişken etkileşimde bulunmaktadır. Bu nedenle, sadece insanların bilimsel çalışmalarda yer aldığını düşünmek yanılgılı olacaktır. Bilimsel çalışmaların her aşamasında çevre, makineler, teknoloji, diğer türler ve hatta bilim dışı insanlar da dâhil olmak üzere birçok aktörün etkileyici olduğunu savunur. Çalışmanın tamamını tüm aktörlerin bir arada yaptığı bir ağ olarak düşünmek, yalnızca insanların etki ettiği ayrışık bir toplumda yapılacak kavrayışın ötesine geçer.
Toplumsal ayrışmanın bu geniş anlayışı, bilimin sadece insanların çalışmaları sonucu olarak alınmadığını, aynı zamanda doğal etkileşimler sonucu ortaya çıktığını da düşündürmektedir. Bilim, insanların doğayı anlamak için kullandığı bir araç olmaktan çıkar, doğanın kendisi ile ortak bir anlayışın parçası haline gelir. Bu nedenle, Latour’un çalışmaları, özellikle ekolojinin ölçeği açısından bakıldığında, bilim ve doğa arasındaki ayrışmayı ortadan kaldıracak son derece önemli bilgileri ortaya çıkarmaktadır.
Bu kadar geniş bir anlayışın pratik uygulamasını yerinde göstermek oldukça zor olabilir. Ancak, bundan önceki çalışmalarının etkileri açıkça görülebilir. Kyoto Protokolü gibi birçok uluslararası anlaşma, evrensel olarak gözlenen iklim değişikliği problemine çözüm aramakta kullanılan farklı türler arasındaki etkileşimleri gözlemleyen bilimsel çalışmalara dayanmaktadır ve Latour tarafından desteklenmektedir.
Ayrıca, geniş bir anlayışta insan faktörünün etkisi göz ardı edilemez. Örneğin, Covid-19 ile mücadele etmek için dünyadaki birçok ülkede halk sağlığı uzmanları ile birlikte insan hakları aktivistleri, teknoloji uzmanları, gönüllüler, yerel halklar, farklı dağıtım ağları, doğal çevre ve hayvanlar dahil olmak üzere birçok aktör bir arada çalıştı. Bu çoğulculuk, toplumsal ayrışmayı ortadan kaldırmak için gereken temel yöntemlerdeki dönüşümleri de ortaya çıkardı.
Sonuç olarak, Latour’un felsefesi, bilim ve doğa arasındaki ayrışmaya karşı mücadelede daha geniş bir bilinmez bir topolojinin kullanılmasını önermektedir. Bilim dünyasının, toplumun genelindeki insanlar ile bir arada çalışarak daha önce benzeri görülmemiş potansiyel iniş çıkışlarına ve daha ileriye doğru çözümlere ulaşacağı ve toplumsal ayrışmanın ötesine çıkacağı beklenebilir.
Bruno Latour, toplumsal ayrışma ve bilimde yeni ortaklıklar konusu üzerinde önemli çalışmalar yapan bir filozoftur. İnsanın doğa karşısında yerini anlamak için yaptığı çalışmaları, insanın kendini doğadan ayıran ve üst lehine konumlandıran bir anlayışın doğuşuna kadar uzatır. Bu anlayış, modern zamanlarda bilimsel yöntemlerin tam tabanlı olarak kabul edilmesiyle beraber güçlenmiştir. Ancak, Latour’a göre bu anlayış insanı doğadan ayırmakla kalmamış, bilim ve doğa arasında bir ayrışma yaratmıştır.
Latour’a göre, bilimsel çalışmaların her aşamasında farklı aktörler devreye girmekte ve birçok değişken etkileşimde bulunmaktadır. Bu nedenle, sadece insanların bilimsel çalışmalarda yer aldığını düşünmek yanılgılı olacaktır. Bilimsel çalışmaların her aşamasında çevre, makineler, teknoloji, diğer türler ve hatta bilim dışı insanlar da dâhil olmak üzere birçok aktörün etkileyici olduğunu savunur. Çalışmanın tamamını tüm aktörlerin bir arada yaptığı bir ağ olarak düşünmek, yalnızca insanların etki ettiği ayrışık bir toplumda yapılacak kavrayışın ötesine geçer.
Toplumsal ayrışmanın bu geniş anlayışı, bilimin sadece insanların çalışmaları sonucu olarak alınmadığını, aynı zamanda doğal etkileşimler sonucu ortaya çıktığını da düşündürmektedir. Bilim, insanların doğayı anlamak için kullandığı bir araç olmaktan çıkar, doğanın kendisi ile ortak bir anlayışın parçası haline gelir. Bu nedenle, Latour’un çalışmaları, özellikle ekolojinin ölçeği açısından bakıldığında, bilim ve doğa arasındaki ayrışmayı ortadan kaldıracak son derece önemli bilgileri ortaya çıkarmaktadır.
Bu kadar geniş bir anlayışın pratik uygulamasını yerinde göstermek oldukça zor olabilir. Ancak, bundan önceki çalışmalarının etkileri açıkça görülebilir. Kyoto Protokolü gibi birçok uluslararası anlaşma, evrensel olarak gözlenen iklim değişikliği problemine çözüm aramakta kullanılan farklı türler arasındaki etkileşimleri gözlemleyen bilimsel çalışmalara dayanmaktadır ve Latour tarafından desteklenmektedir.
Ayrıca, geniş bir anlayışta insan faktörünün etkisi göz ardı edilemez. Örneğin, Covid-19 ile mücadele etmek için dünyadaki birçok ülkede halk sağlığı uzmanları ile birlikte insan hakları aktivistleri, teknoloji uzmanları, gönüllüler, yerel halklar, farklı dağıtım ağları, doğal çevre ve hayvanlar dahil olmak üzere birçok aktör bir arada çalıştı. Bu çoğulculuk, toplumsal ayrışmayı ortadan kaldırmak için gereken temel yöntemlerdeki dönüşümleri de ortaya çıkardı.
Sonuç olarak, Latour’un felsefesi, bilim ve doğa arasındaki ayrışmaya karşı mücadelede daha geniş bir bilinmez bir topolojinin kullanılmasını önermektedir. Bilim dünyasının, toplumun genelindeki insanlar ile bir arada çalışarak daha önce benzeri görülmemiş potansiyel iniş çıkışlarına ve daha ileriye doğru çözümlere ulaşacağı ve toplumsal ayrışmanın ötesine çıkacağı beklenebilir.
*256 Bit SSL Sertifikası * Full Mobil Uyumlu * Full SEO Uyumlu
İsterseniz Mobil Uygulama Seçeneğiyle