Babil Kulesi'nin Hikayesi

Adı : Babil Kulesi'nin Hikayesi

Babil Kulesi öyküsü, dünya edebiyatında önemli bir yere sahip olan bir mitolojik hikayedir. Bu hikaye, kökeni Mezopotamya'ya dayanan ve birçok farklı kültür tarafından anlatılan bir klasik hikayedir. Babil Kulesi hikayesi, insanların yüreklerinde ve zihinlerinde derin bir etki bırakmıştır.
Hikaye, M.Ö. 2. yüzyılda yaşayan Babil halkının, Jüpiter, Merkür ve Mars gezegenlerine tapınmalarıyla başlıyor. Babil Kulesi, bu tapınma kültüründen doğmuş bir yapıdır. Yapının hikayesi, Babil krallarından I. Nebukadnezar'ın Kutsal Toprakların Yahudi Krallığı tarafından işgal edilmesinden sonra duyduğu intikam duygusundan kaynaklanmaktadır.
Nebukadnezar, Babil'in büyük bir inşaat faaliyetleri programına start verdi. Plan, Babil Kulesi'nin inşası ile başladı. Kule, Tanrı'nın krallıkını kurmak ve onun adını tüm dünyaya duyurmak için inşa edildi. Kule projesi, Nebukadnezar'ın egemenliği döneminde inşa edildi ve uzun bir süre boyunca bölgenin en yüksek yapısı olarak kaldı.
Hikaye, Babil Kulesi'nin inşasına dair birçok efsaneye sahip. Bazı hikayeler Babil Kulesini Tanrı'nın hayalini gerçekleştirmek için inşa etmeye çalışan insanların hikayesini anlatıyor. Bu insanlar, hayatlarını ve enerjilerini bu kuleye harcadılar. Ama Tanrı, insanların mütevazi kalmalarını, özgüvenlerini kaybetmemelerini, sevgi ve birbirleriyle anlaşma içinde olmalarını istedi. Kule inşa edildikten sonra, Tanrı kuleyi yıktı ve insanların dillerini karıştırdı. İnsanlar artık birbirleriyle anlaşamadılar ve insanlar dağılmaya başladı.
Diğer bir hikayeye göre ise, kule inşaatının başlangıcında insanlar bu işi tamamlamak için birbirleriyle çok güzel bir uyum içinde çalışıyorlar. Ancak daha sonra bir grup insan, işler yönetmeye ve kontrol edilmeyen bir şekilde daha hızlı ilerlemek için yozlaştı. Kule, yozlaşan insanların ileri gitmek için harcadıkları çabalarla epey yükselmiş olsa da, Tanrı insana egemen olmadan önce, yıkılması için bir rüzgar gönderdi.
Babil Kulesi, insanların kendilerini Tanrılarla eşitlemek istedikleri ve sonrasında Tanrı tarafından cezalandırıldıkları bir öyküdür. Babil Kulesi hikayesi, insanların kibrinin Tanrının öfkesine neden olabileceğine dair bir uyarı niteliği taşımaktadır. Yani, Babil Kulesi hikayesi, insanların güçsüzlüğü ve Tanrı'nın güçlülüğü hakkında bir düşünmeyi gerektiriyor.
Bugün Babil Kulesi'nin kalıntıları hala açık hava müzesi olarak ziyaret edilebiliyor. Kule, yaklaşık 90 metre yüksekliğindeydi ama güneş yüzüne ve doğudaki bahçelere yer vermek için çeşitli bölümleri yıkıldı. Ancak, günümüzde bile, üzerinde Babil yazısıyla I. Nebukadnezar tarafından inşa edildi yazan bir taş blok ziyaretçileri karşılıyor.
Sonuç olarak, Babil Kulesi hikayesi, insanların Tanrı'nın karşısında nasıl hareket etmeleri gerektiği hakkında bir uyarı olmaya devam ediyor. İnsanlar, hayatta bazı şeyleri elde etmek istediğinde, bazen kendilerini Tanrılarla eşitlemek istiyorlar. Ancak, insanların kibrinden kaynaklanan bu eylemler yıkıcı sonuçlara yol açıyor ve Tanrı tarafından cezalandırılıyorlar. Babil Kulesi, bu yüzden, insanların doğru kararlar vermek için daha özverili, mütevazi ve birbirlerine saygılı olmaları gerektiğini hatırlatıyor.