Varoluşçu Felsefe: Sahip Olmak Değil Yapmak

Adı : Varoluşçu Felsefe: Sahip Olmak Değil Yapmak

Varoluşçu felsefe, insanın varoluşunu ve varoluşsal kaygılarını konu edinir. Bu felsefeye göre, insanoğlunun varoluşu anlamını kendisi yaratmalıdır. Yani, insan sahip olmak değil yapmakla anlam kazanır ve varoluşsal kaygılarını da bu bağlamda aşabilir.
İnsanın varoluşu anlam kazandırabileceği pek çok şey vardır. Bu, kişinin yaşadıkları, ya da hayata bakış açısı gibi durumlar olabilir. Bu açıdan bakıldığında, yapmak ve sahip olmak arasındaki fark netleşir. Sahip olmak, kişinin geçmişte edindiği şeylerle kısıtlıdır. Oysa yapmak, kişinin şimdiki anda başarabileceği şeylerle sınırlı değildir ve anlam kazandırmak için önemlidir.
Bir diğer örnek, kişinin işi ve kariyeriyle ilgilidir. Varoluşçu felsefeye göre, insanın işi ya da kariyeri, hayattaki anlamını belirleyebilir. Ancak bu, kişinin sahip olduğu maddi güce ya da manevi statüye endeksli değildir. Önemli olan, kişinin işi veya kariyeri ile ne kadar özdeşleşebildiğidir. Özdeşleşme sağlandığında, kişi bir amaca hizmet ediyor ve anlam kazanıyor demektir.
Bir diğer örnek ise, aile ve sevgi hayatı hakkındadır. İnsanlar, genellikle mutlu bir aile hayatı ve sevgi dolu bir ilişki kurmak isterler. Ancak bu, sadece sahip olunan maddi imkânlarla sağlanamaz. Aile hayatında ve ilişkilerde anlam, kişilerin yaptıkları şeylerle ortaya çıkar. Aile bireyleri arasında yapılan küçük jestler, sevgiyle verilen sözler ve zaman ayırma çabaları, kişinin anlam kazanmasına yardımcı olabilir.
Son olarak, bir diğer örnekte, spor ve fiziksel aktivitelerle ilgili durumlardan bahsedebiliriz. Spor yapmak, insanın bedensel ve ruhsal sağlığına katkı sağlar. Fakat bu, sadece spor yaparak sahip olunan bir şey değildir. Spor yaparken insanlar, kendilerini geliştirirler, rakipleriyle yarışırlar ve sürekli bir ilerleme kaydederek kendilerine bir amaç belirlerler. Bu şekilde spor yapmak, sadece sahip olunan bir şey değil, aynı zamanda anlam kazanmak için yapılan bir aktivitedir.
Tüm bu örnekler, insanın varoluşsal kaygılarını aşmak adına yapmakın önemli olduğunu ortaya koyuyor. Sahip olmak, kişinin varoluşsal kaygılarını geçici olarak hafifletir, ancak uzun vadede anlamlı bir hayat sağlamaz. Yapmak, kişinin kendine yeni bir amaç belirlemesine, kendisini geliştirmesine ve varoluşsal kaygılarını aşmasına yardımcı olur. Bu nedenle, insanlar hayatlarını anlamlı kılmak için yapacakları aktiviteleri düşünmeli ve bu aktiviteleri yaparak hayata anlam kazandırmaya çalışmalıdır.