Kristal, Ahşap, Bayrak.. Plaket ihtiyaçlarınıza Mükemmel çözümler üretiyoruz.
İstanbul'un en önemli tarihi yapılarından biri olan Aya Sofya, 1500 yılı aşkın bir süreye yayılan geçmişi ile birçok sırrı barındırıyor. Bu sırların peşine düşmek, tarihi zenginlikleri keşfetmek için sizlere Aya Sofya'nın en ilginç detaylarını anlatacağım.
Tarihin en önemli yapılarından biri olan Aya Sofya, aslen Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından 537 yılında bir kilise olarak inşa edildi. Yapımında binlerce işçi ve taş ustası çalışmış, 10 yıl süren inşaat sonunda birçok teknik ve estetik açıdan açık ara zamanın en büyük yapılarından biri olarak karşımıza çıkmıştır. Binanın en dikkat çeken özelliği ise kubbesinin 55 metre yüksekliği ve 31 metre çapıdır. İslamiyet'in İstanbul'u fethinden sonra, uzun yıllar cami olarak kullanılmıştır. 1935 yılında ise Mustafa Kemal Atatürk tarafından müzeye dönüştürülmüştür.
Aya Sofya'nın sırlarından biri, yapımında kullanılan malzemelerdir. Yapının doğal taşlar, mermerler ve mozaiklerle süslenmiş duvarlarından birçok açıklama, yapıldığı dönemde kullanılan malzemenin ne kadar kaliteli olduğunu göstermektedir. Öyle ki bazı mozaiklerin üzerindeki altın ve gümüş sayesinde, yapı daha da gösterişli bir hale gelmiştir. Aya Sofya'nın inşaatında kullanılan taşlar ise yüzlerce metre uzaktan deniz yolu ile getirilen ve muazzam bir teknik beceri gerektiren tonlarca ağırlıktaki bloklara kadar uzanmaktadır. Günümüzde yapıda kullanılan taşların tamamına yakını Türkiye topraklarında bulunmaktadır.
Bir diğer sırrı ise, yapının mimarisindeki farklılıklardır. Kiliselerin aksine yapının doğu-batı ekseninde değil, güney-kuzey ekseninde olması, Bizans döneminin dini anlayışındaki değişimi yansıtmaktadır. Ayrıca kubbe bölgesine destek olacak şekilde yerleştirilen dört korinthos sütunda ise değişik bir mimari tarzın izleri görülmektedir. Bu sütunlardaki, daire ve kare şeklindeki kabartmalar yapıya özgü bir tarz oluşturmuştur.
Aya Sofya'nın en dikkat çeken sırlarından biri ise, yapının akustiği ile ilgilidir. Yapısal özellikleri sayesinde, içeriden yapılan bir konuşmanın bütün yapıda duyulması, bir müzik aletinin tüm tonlarında çalınmasının kolaylığı ve enstrümanların tüm seslerinin sıra dışı yankılar sağlaması ilginç bir özelliğidir.
Son olarak, yapının üzerinde yer alan meşhur haçın da bir sırrı bulunmaktadır. Haç, dua esnasında Ayasofya'nın merkez noktasından taşındığı takdirde, yapı içinde oluşan akustik yankıları olumsuz etkileyeceğinden, taşınılmamaktadır.
Aya Sofya, inşaatındaki detaylı çalışmaları, mimarisindeki değişiklikleri, kullanılan malzemeleri, akustiği ve birçok diğer sırrı ile günümüze kadar kendisinden söz ettirmeye devam etmektedir. Bu sırların peşine düşmek, tarihi zenginlikleri keşfetmek için Aya Sofya'yı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
İstanbul'un en önemli tarihi yapılarından biri olan Aya Sofya, 1500 yılı aşkın bir süreye yayılan geçmişi ile birçok sırrı barındırıyor. Bu sırların peşine düşmek, tarihi zenginlikleri keşfetmek için sizlere Aya Sofya'nın en ilginç detaylarını anlatacağım.
Tarihin en önemli yapılarından biri olan Aya Sofya, aslen Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından 537 yılında bir kilise olarak inşa edildi. Yapımında binlerce işçi ve taş ustası çalışmış, 10 yıl süren inşaat sonunda birçok teknik ve estetik açıdan açık ara zamanın en büyük yapılarından biri olarak karşımıza çıkmıştır. Binanın en dikkat çeken özelliği ise kubbesinin 55 metre yüksekliği ve 31 metre çapıdır. İslamiyet'in İstanbul'u fethinden sonra, uzun yıllar cami olarak kullanılmıştır. 1935 yılında ise Mustafa Kemal Atatürk tarafından müzeye dönüştürülmüştür.
Aya Sofya'nın sırlarından biri, yapımında kullanılan malzemelerdir. Yapının doğal taşlar, mermerler ve mozaiklerle süslenmiş duvarlarından birçok açıklama, yapıldığı dönemde kullanılan malzemenin ne kadar kaliteli olduğunu göstermektedir. Öyle ki bazı mozaiklerin üzerindeki altın ve gümüş sayesinde, yapı daha da gösterişli bir hale gelmiştir. Aya Sofya'nın inşaatında kullanılan taşlar ise yüzlerce metre uzaktan deniz yolu ile getirilen ve muazzam bir teknik beceri gerektiren tonlarca ağırlıktaki bloklara kadar uzanmaktadır. Günümüzde yapıda kullanılan taşların tamamına yakını Türkiye topraklarında bulunmaktadır.
Bir diğer sırrı ise, yapının mimarisindeki farklılıklardır. Kiliselerin aksine yapının doğu-batı ekseninde değil, güney-kuzey ekseninde olması, Bizans döneminin dini anlayışındaki değişimi yansıtmaktadır. Ayrıca kubbe bölgesine destek olacak şekilde yerleştirilen dört korinthos sütunda ise değişik bir mimari tarzın izleri görülmektedir. Bu sütunlardaki, daire ve kare şeklindeki kabartmalar yapıya özgü bir tarz oluşturmuştur.
Aya Sofya'nın en dikkat çeken sırlarından biri ise, yapının akustiği ile ilgilidir. Yapısal özellikleri sayesinde, içeriden yapılan bir konuşmanın bütün yapıda duyulması, bir müzik aletinin tüm tonlarında çalınmasının kolaylığı ve enstrümanların tüm seslerinin sıra dışı yankılar sağlaması ilginç bir özelliğidir.
Son olarak, yapının üzerinde yer alan meşhur haçın da bir sırrı bulunmaktadır. Haç, dua esnasında Ayasofya'nın merkez noktasından taşındığı takdirde, yapı içinde oluşan akustik yankıları olumsuz etkileyeceğinden, taşınılmamaktadır.
Aya Sofya, inşaatındaki detaylı çalışmaları, mimarisindeki değişiklikleri, kullanılan malzemeleri, akustiği ve birçok diğer sırrı ile günümüze kadar kendisinden söz ettirmeye devam etmektedir. Bu sırların peşine düşmek, tarihi zenginlikleri keşfetmek için Aya Sofya'yı mutlaka ziyaret etmelisiniz.
*256 Bit SSL Sertifikası * Full Mobil Uyumlu * Full SEO Uyumlu
İsterseniz Mobil Uygulama Seçeneğiyle